Seni seviyorum cümlesini diline pelesenk yapmış yeni gençlik. O cümlenin anlamını, taşıdığı ağırlığı, sorumluluğunu bilmeden hoyratça kullanıyorlar. Yazık Ahmet Ariflerin, Aşık Veysellerin sevdasına o vakit. Öyle kolay tasavvur ediyorlar ki, sanırsın kör kütük sevdalı. Sonra en ufak bir engelde o sevda puf, balon olup patlıyor. Liste yapıp o listedeki maddelere birbirlerini uydurmaya çalışıyorlar. İnsanı kalıba sokan bir sevgi, sevgi midir? Hatasıyla, kusuruyla sahiplenmek kabul etmek şurada kalsın, bir de etiketliyorlar ki sorma gitsin. Kahrın da lütfun da başımla diyerek seven o kadar nadir ki. Elini taşın altına koyup her yolda beraber yürümeye cesaret eden yok denecek kadar az.
Kızlar cepteki paraya bakar olmuş, erkekler boyunduruğuma ne kadar girere… Yan yana yürümenin güzelliğini hiç bilmeden, önde olma çabası. Tamam üstad bir adım önde ol ne olacak yani, başın arşa mı değecek. Görenle görmeyen insan arasında kaybedilen koca bir hayat var.
Mesela Leylasına kavuşamayan Ahmet Arifin Leylası, ‘’sevilmek nedir?’’ sorusuna bilmiyorum dediyse! Şimdilerde bilinmemesi normal karşılanmalı o halde. Hep derdim anneme, ben bu devrin insanı değilim diye, neden daha öncelerde gelmedim ki dünyaya, ne güzel olmaz mıydı evvelim sen oldun ahirim sensin diyen üstadların aşkı gibi aşklar ve aşıklar tanısak. Umutla, Allaha şükür ve tevekkülle yaşadığımız güne şükür. Sağlıcakla kalın..
3 comments
Elinize düşüncenize sağlık gerçekten çok güzel..
👍😊
Gerçekten mükemmel bir yazı olmuş düşüncenize sağlık bu güzel yazıların devamını bekliyoruumm😊😊😊
Şimdiki aşklar daha telefonumuzun şarjı bitmeden bitiyor ne aşıkmış be demi . Çok güzel ozetlemişsiniz yüreğinize sağlık.😊